NATO-Rusya Konseyi Toplantısının Ardından

Brüksel’de düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları toplantısının ardından gerçekleştirilen Rusya-NATO Konseyi buluşması, uluslararası gündemin en ön sıralarına yerleşmiş konular bağlamında iki aktör arasındaki nüans farklılıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Rusya’nın, NATO’yu, kendi gelecek planlarının önündeki en önemli engellerden biri olarak gördüğü ve özellikle Doğu Avrupa-Karadeniz bağlantı noktasında NATO ile sürekli olarak karşı karşıya geldiği dikkate alındığında, iki aktör arasında gerçekleşen bu tarz buluşmaların ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılabilecektir.

NATO-Rusya Konseyi toplantısının en önemli özelliklerinden biri, bu toplantı bağlamında, Çin dışındaki BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin hepsinin yer alıyor olmasıdır. Bu çerçevede, toplantıda ele alınan konular da çeşitlilik göstermekte ve yapılan açıklamalar da büyük bir önem kazanmaktadır. NATO ile Rusya arasında yakınlaşmayı sağlayabilmeyi ve NATO’nun gelecek planları/öngörüleri noktasında Rusya’yı bilgilendirebilmeyi hedeflemekte olan bu toplantılar, esasen, tarafların birbirlerini yokladığı ve kendi politikalarını birbirlerine kabul ettirmeye çalıştığı kurumsal bir forum havasına bürünmektedir.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen NATO-Rusya Konseyi Toplantısı’nda ele alınan meseleler de bölgesel kapsam bağlamında oldukça geniş bir içerik sunmaktadır. Toplantıya damgasını vuran konu ise, AB ile ortaklık antlaşması imzalamaktan vazgeçen Ukrayna’nın konumu olmuştur. Nitekim NATO Dışişleri Bakanları toplantısının ardından yapılan açıklamada, Ukrayna Hükümeti’nin, AB ile ortaklık antlaşması yapılmasını savunan ve bu çerçevede meydanları dolduran göstericilere karşı uyguladığı şiddetin eleştirilmesi, Rusya tarafından tepkiyle karşılanmıştır. NATO’nun, Rusya’yı, Ukrayna üzerinde baskı kurmakla suçladığı da göz önünde bulundurulduğunda, NATO-Rusya Konseyi toplantısının birinci gündem maddesinin Ukrayna olması doğaldır. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, toplantının ardından yaptığı açıklamada, NATO’nun bu tarz açıklamalar yapmasını “doğru” bulmadığını belirtmiş ve Moskova’nın Kiev’e baskı yapmadığını, Ukrayna’nın kendi kararlarını alabilen bağımsız bir devlet olduğunu vurgulamıştır. Ne var ki, Rusya’nın özellikle ticari sebeplerden ötürü Ukrayna’nın AB ile ortaklık antlaşması imzalamasına karşı çıktığını biliyoruz. Putin, bu antlaşmanın imzalanmasından memnun olmayacaklarını, zira Rusya ekonomisinin zarar göreceğini açıkça ifade etmiştir. Ukrayna Dışişleri Bakanı Leonid Kojara ise, Sergey Lavrov’un çıkışı ile aynı günlere rastlayan açıklamasında, ülkesinin Avrupa ile bütünleşme hedefinden vazgeçmediğini, ancak Rusya ile ilişkileri de normalleştirmeye ihtiyaç duyduklarını kaydederek, Rusya’nın rahatsızlığını gidermek için geri adım attıklarını ifade etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, NATO ile Rusya’nın, Ukrayna konusunda aynı frekansta olduklarını söylemek mümkün değildir.

Toplantıda ele alınan bir diğer husus da Suriye olmuştur. Bu konuda ise her iki taraf arasında bir uyumun olduğu söylenebilir. Nitekim hem NATO hem de Rusya, Suriye’de savaşan tarafları Ocak ayında Cenevre’de düzenlenecek görüşmelere katılmaya çağırmış ve Suriye meselesine çözümün ancak siyasal temelde mümkün olabileceğini ifade etmişlerdir. Gerek NATO, gerekse de Rusya, Suriye’deki kimyasal silahların imhası sürecine destek verdiklerini ve gerekirse ek yardım sağlamaya da hazır olduklarını kaydetmişlerdir. Bu çerçevede, Suriye konusunun fazlaca tartışılmadığını söyleyebiliriz.

Afganistan’ın geleceği, NATO-Rusya Konseyi toplantısının temel gündem maddeleri arasında yer almaktadır. Zira NATO, 2014 yılı sonuna kadar Afganistan’dan çekilecek ve bu ülkede yalnızca Afgan güçlerinin eğitiminden sorumlu güçler ile teknik destek sağlayacak personel kalacak. Rusya ise, NATO’nun Afganistan’dan çekilmesinin çok daha kontrollü olmasını ve BM gözetiminde gerçekleştirilmesini arzuluyor. Nitekim NATO’nun çekilmesi sonrası Afganistan’da oluşacak otorite boşluğunun Taliban-El Kaide tarafından kullanılabilecek olması Rusya’yı endişelendiriyor. NATO’nun Afganistan’dan çekilmesinin ardından, bu ülke ile Orta Asya ve Kuzey Kafkasya’daki El Kaide unsurları arasındaki bağlantının çok daha kolay sağlanabilecek olması da Rusya’yı rahatsız etmektedir. Radikal dinci örgütler ve El Kaide tehdidi, NATO ve Rusya’nın çıkarlarının örtüştüğü bir husus olduğu için, bu konu oldukça titizlikle ele alınmaktadır. Rusya, bu nedenle NATO güçlerinin hemen çekilmesinden yana değil ve bu konuda NATO’ya gereken her türlü desteği verebileceğini de belirtiyor. Ne var ki, NATO, “savaşan güçlerini” 2014 yılı içerisinde Afganistan’dan çekmeye kararlı. Obama Yönetimi’nin çekilme konusunda kararlı olması NATO’nun farklı bir politika izlemesini engelliyor.

Sergey Lavrov, P5+1 ülkeleri ile İran arasında varılan mutabakata atfen değerlendirmelerde bulunmayı da ihmal etmemiştir. Lavrov, NATO’nun “füze kalkanı projesinin” İran’a yönelik olarak ortaya konmasından da hareketle, anlaşma sağlandığına göre artık bu projeye ihtiyaç olmadığını kaydederek, önümüzdeki dönemde bu konunun Rusya tarafından gündeme getirileceğini açıkça göstermiştir. Rusya, füze kalkanı projesinin sadece İran’ı hedef almadığının bilincinde olduğu ve kendisinin de projenin hedefinde yer aldığını bildiği için, Lavrov, bu tarz bir açıklamada bulunarak NATO’yu köşeye sıkıştırmıştır. Ancak NATO’nun, füze kalkanı projesi ekseninde, Rusya’nın tepkisini ve talebini dikkate aldığını/alacağını gösteren bir politika değişikliği beklemek acelecilik olacaktır. İran meselesinde ciddi bir ilerleme görmeden, NATO’nun planlarında değişikliğe gitmesini beklemek mantıksızdır.

NATO-Rusya Konseyi toplantısında ele alınan bir diğer husus ise “son kullanma tarihi geçmiş” ve çevreye zararlı askeri mühimmatın, Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki liman şehri Kaliningrad’da kurulacak ortak bir tröst eliyle yok edilmesi hususudur. 50 milyon avroluk bir bütçe ile kurulacak olan bu tröst, her iki tarafın belirlediği ve kullanım süresi dolmuş olan askeri mühimmatı yok edecektir. Oluşturulacak olan tröstün, Avrupa’nın ortasında yer alan bir Rusya toprağı olan Kaliningrad’da yok edilecek olması, işbirliğine yönelik simgesel bir mesaj olarak algılanmalıdır.

NATO-Rusya Konseyi toplantısı, Ukrayna Krizi’nin gölgesinde gerçekleştirilmiş olduğu için, gergin bir ortamda başlamış, ancak bu gerginlik toplantıda ele alınan meselelere fazlaca yansıtılmamıştır. Ukrayna özelinde de görüldüğü üzere, AB’nin doğuya doğru genişlemesi noktasında NATO ile Rusya arasında ciddi bir anlaşmazlık söz konusudur. Yine NATO’nun füze savunma stratejisi de önümüzdeki dönemde gerginlik yaratmaya aday önemli bir husus olarak ortaya çıkmıştır. NATO’nun Afganistan’dan çekilmesi konusu, önümüzdeki dönemde Rusya ile NATO’nun üzerinde çalışması gereken en temel meselelerden biri olarak görülmelidir.

Yrd. Doç. Dr. Göktürk TÜYSÜZOĞLU

Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...