Terörün Beslenmesi

 Son zamanlarda hepimiz artan terör olaylarına tanık oluyoruz. 2002’de durma noktasına gelen terör olayları ne      oldu da artmaya başladı? Ancak bu kadar önemli başka bir konu da terörün finansmanı…

Her geçen gün PKK terör örgütü saflarına baskıyla, tehditle ya da ideolojik yönlendirmelerle katılan onlarca genç; askeri operasyonlarla etkisiz hale getirilenlerin yerini alıyor. Örgütün 1978’de kuruluşundan beri finansal açıdan güçlenmesi ve çevre ülkelerden ve bu coğrafyada aktif politika güden dış güçlerden destek görmesi kayıplarını kolayca telafi etmesine; hatta kaybettiğinden fazlasını bünyesine katmasına ve giderek güçlenmesine sebep olmuştur.

 PKK terör örgütünün sürekli olarak kendini yenilemesinin ardında yatan sebep ise ekonomik yönden güçlü olması. Peki, nasıl oluyor da terör örgütü finansal kaynağını bu denli canlı tutabiliyor?

Örgütün gelirlerini sıralamak gerekirse ilk olarak uyuşturucu trafiğinde aldığı rol ve uyuşturucu üretiminden elde ettiği gelirleri örnek gösterebiliriz. Zaten en büyük gelirlerini de buradan elde ediyorlar. İkinci olarak belli şahıslara ve belli yörelere baskı ve şantaj yapmak suretiyle alınan haraçlar söz konusu. Üçüncü olarak da PKK’nın sempatizanlarının ve işbirlikçilerinin yaptığı bağışlar ve topladığı paralar örgütün gelirleri arasındadır. Birçoğumuz Avrupa’da PKK’ya yardım için toplanan paraları hatırlarız, bu paraları toplamak için şehirlerin orta yerinde kurulan yardım masalarını da hatta.

PKK terör örgütü yasal olmayan bir örgüt olduğu için gelirleri de haliyle yasal olmayan yollardan olmak zorunda. Deşifre olmadan yasal ticari işlemler yapmak hem zor hem de çok tehlikeli. Aslında zaten ellerinden öyle büyük bir kaynak var ki yasal işlemlere yönelmelerinin de manası yok. Öyle ki terör örgütü kurulduğu yer olan Diyarbakır’ın Lice ilçesinde zaten hali hazırda var olan uyuşturucu trafiğini kontrol altına almaya ve sevkiyatında aktif rol almaya başladı.

Lice, İran ve Afganistan’dan gelen afyon ve esrarın işlendiği ve buradan İstanbul’a ya da Beyrut’a yönlendirildiği noktadır. İstanbul’a gelen uyuşturucularsa buradan Sicilya’ya ya da Marsilya’ya gider. Beyrut’tan yola çıkan uyuşturucular ise Yunanistan, Kıbrıs ve yine İtalya’ya gider.

1980 darbesi öncesinde Suriye’ye kaçan terörist elebaşı Abdullah Öcalan burada örgütün yeniden yapılandırılmasına girişti. Sonrasında afyon ve kenevir üretimini Beyrut’a kaydırdı ve sevkiyatı Beyrut’taki limanlardan yapmaya başladı. Afganistan, İran ve Pakistan’da uyuşturucu kaçakçılıklarında rol aldı. 1990’lara gelindiğinde Interpol kaynaklarına göre PKK, Avrupa’da uyuşturucu trafiğinin yüzde 80’ini kontrol etmekteydi. 2000’li yıllara gelindiğinde ise uyuşturucu trafiği azalmadan devam etti. Özellikle terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasında sonra örgüt, Avrupa’daki uyuşturucu faaliyetlerine hız verdi.

Human Security Gateway; 2008 PKK raporunda, PKK’nın 30 yıldır uyuşturucu piyasasının en önemli aktörü olduğuna, Almanya’da ve Fransa’da çok etkili olduğuna, hatta Fransa’ya giren uyuşturucunun yüzde 80’inin örgütün kontrolü altında olduğuna, İngiltere’ye giren uyuşturucunun yüzde 70’inin örgüt tarafından yönlendirildiğine, sadece 2003 yılında PKK’nın uyuşturucu trafiğindeki rolünden 40 milyon dolar gelir elde ettiğine değiniliyor. Avrupa’da uyuşturucu trafiğinin boyutunun 5 ila 7 milyar dolar arasında değiştiği de göz önünde bulundurulduğunda Pkk’nın uyuşturucu trafiğinden elde ettiği gelirlerin ne denli büyük olduğu gözler önüne seriliyor.

Terörü nasıl çözeriz tartışmalarının yoğunlaştığı bu noktada bu verileri göz önünde bulundurmamak elde değil. Yalnızca askeri operasyonun terörün finansal kaynaklarını kesmeden başarıya ulaşması zor ve uzun sürecek gibi gözüküyor. Terörün finans kaynaklarının kesilmesi için bu konuda bizi arkamızdan vuran, stratejik ortağımızda dâhil, tüm ülkelere net bir tavır görünüyor. Çünkü terörün en büyük desteği içeride değil dışarıdadır. Ayrıca terörün yaşatılmasının amaçları ortadan kaldırılmalıdır. Bu coğrafyada terörden gelir elde eden içerideki ya da dışarıdaki büyük politika aktörlerinin terörün bitmesini istemediği de açıktır.

 {jcomments on}

TUNÇ İNCE

Uşak Üniversitesi

Maliye Bölümü

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...