Doç. Dr. Adriatik Derjaj ile Türkçe-Arnavutça Üniversite Sözlüğü Hakkında Röportaj

Sözlüğünüzün Türkiye ve Arnavutluk arasında eğitim ve kültürel alışverişi artırmak adına bir araç olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu alışverişi nasıl teşvik ettiğini düşünüyorsunuz?

A. D: Çok teşekkür ediyorum. Röportajınız beni çok sevindirdi. Tabii ki bu sözlük iki ülke arasında mutlaka bir kültür ve eğitim alışveriş köprüsü rolünü oynayacaktır. Dolayısıyla yüzlerce yıllık birlikteliğimizi geliştirecektir. Yunus Emre’nin ifadesiyle cevap vermek isterim, bir şiirinde Yunus Emre “Gel tanışalım…” diyor. Sözlükler de insanların düşüncelerini ve ifadelerini anlamaya yardımcı olan ilk anahtardır.

Türkçe-Arnavutça Üniversite Sözlüğü projesine başlama motivasyonunuz nedir? Bu projenin hem Türk hem de Arnavut toplumları için ne gibi bir öneme sahip olduğunu düşünüyorsunuz?

A. D: Arnavut bir Türkçeci olarak yaklaşık 20 yıllık yabancılara Türkçe öğretimi deneyimimde Türk dili grameri, Türk folkloru ve lehçe bilimi alanında katkılarım olmuştur. Ancak bir şekilde bu deneyimi tek taraflı olarak ‘düşünmüşüm’. Türklerin de Arnavutçayı tanımaları lazım. İşte bu sözlük bir şekilde Türklerin Arnavutça’ya kapı açmaları için anahtar oldu.

Bildiğim kadarıyla sadece bir günde bin kişi İstanbul-Tiran, Tiran-İstanbul yolculuğundadır… Basit bir hesapla ayda otuz bin yılda üç yüz altmış bin kişi bu iki şehir arasında gidip geliyor. İletişimimizde Türkçe’den Arnavutça’ya yerleşmiş ‘Osmanlı Eseri’ beş bine yakın Oğuz kelimeleri mutlaka iletişimimizi kolaylaştırmıştır. Ancak tabii ki bu yetmez. Günün dilsel iletişim ihtiyacını karşılayacak çağdaş bir anahtara ihtiyaç vardı. Bu anlamda bu sözlük önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.

Sözlüğünüzün Türk ve Arnavut halklarının tarihsel bağlarını daha da güçlendireceğini düşünüyor musunuz? Sözlüğün bu tarihsel bağlara nasıl bir vurgu yaptığını bizimle paylaşabilir misiniz?

A. D: Evet düşünüyorum. Çünkü mutfağımız, ev içi eşyalarımız, akraba bağlarımız, alışveriş hayatımız ve daha nice alanlarda biz Türkçe sözcüklerle yatarız ve uyanırız. Hemen örnek veriyorum; tencereye tencere diyoruz, baklavaya baklava diyoruz, kilime kilim diyoruz, teyzeye teyze diyoruz, dayıya dayı diyoruz, pazara da pazar diyoruz. Böylelikle gençlerimiz bu sözlükte kendi dilinde kullandıkları kelimeleri görünce eski çağrışım yapacak ve geleceği yaşatacaklar. Dolayısıyla sözlük tarihsel bağlara vurgu yapıyor ve geleceğe de pencere açıyor.

Türkiye ve Arnavutluk arasındaki dil bariyerini aşmak adına bu sözlüğün nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz? Sözlüğün bu konuda ne tür bir etkisi olabileceğini düşünüyorsunuz?

A. D: Okurumuz her iki dilin latin alfabesiyle yazıldığını görecek ve Türkçe’nin diğer doğu dilleriyle alakalı olmadığını görecek, modern Türkçeye aşina olacak. Sözlük aynı zamanda bir dil bilgisi kılavuzudur. Giriş mahiyetinde yerleştirdiğimiz gramer bilgileri bu bariyeri aşmada etkili olacak ve önemli bir rol oynayacaktır.

Bu projeyi gerçekleştirirken hangi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorlukları nasıl aştınız ve gelecekte benzer projelerde bu deneyimlerinizi nasıl kullanmayı planlıyorsunuz?

A. D: Bütün kitaplarda karşılaşılan sorunlarla biz de karşılaştık. Özellikle sayfa düzeni ve sütunlar üzerinde çalışmak farklı bir emek ister. İkinci olarak eş anlamlı kelimeleri bulmakta ve onların semantik derecesine göre yerleştirilmesinde zorlanıyoruz çünkü bunları doğru yapmak ehemmiyet taşıyor. Birkaç Türkçe sözlüğü referans almak gerekiyor. Mesela “tınaz” kelimesinin semantik sıraya göre en az dört anlamı var: grup, öbek, toplu ve tüm anlamlarını taşımaktadır. Bir başka örnek ise tasarruf kelimesi; varsaymak, öngörmek, beyinde yaşatmak gibi farklı anlamlara geliyor. Dolayısıyla bunları sıralamak, Arnavutça’daki eş değerini bulmak bir sorumluluk yüklediği gibi bu süreci uzatıp zorlaştırabiliyor. Zorluklar sabırla ve ileriye doğru bir maraton koşar gibi bu emaneti Türk ve Arnavut okuruna iletme vazifesi hissiyle aşılabiliyor. Yani zorluklar inanınca ve bu projenin iki toplum arasında önemli bir köprü vazifesi göreceğini düşününce rahatlıkla aşılabiliyor.

Son olarak bu sorular dışında kalan eklemek istediğiniz yorum ve görüşleriniz var mı?

A. D: İki ülkemizin insanına fayda getirmesini çok ümit ediyorum. Umarım mütercim tercümanlık bölümleri ve özellikle Türk edebiyatını Arnavutçaya aktarmaya çalışan Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi (TEDA) gibi kurumların böylesi eserlerin çoğalması için çaba göstermelerini diliyorum. Yaşasın Arnavut-Türk birliği.

Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük Türkçe-Arnavutça Sözlük

Sosyal Medyada Paylaş

Burak Yalım
Burak Yalım
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde lisans ve "Yugoslavya'nın Dağılmasının Uluslararası Politikaya Etkileri" başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'nde (IUS) başladığı doktora çalışmalarını Kocaeli Üniversitesi Göç Çalışmaları Programında sürdürmektedir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...