Haftanın Öne Çıkanları

ALMANYA SEÇİM SONUCU: KOALİSYON KURULABİLECEK Mİ?

Almanya’da genel seçimler yapıldı. Sosyal Demokratlar sandıktan zaferle çıktı. Hristiyan Birlik Partileri ise oylarında tarihi bir düşüş yaşadı. Peki hükümeti kurmak için nasıl bir koalisyon kurulacak? Hangi partiler bir araya gelecek?

Almanya’da seçmen sandığa gitti. 299 seçim bölgesini kapsayan sonuçlara göre Sosyal Demokrat Parti oyların yüzde 25,9’unu, Hristiyan Birlik Partileri ise yüzde 24,1’ini aldı. Sandıktan yüzde 14,8 oy oranıyla çıkan Yeşiller Partisi ise önceki yıllara göre oy sayısını artırarak üçüncü oldu.

Oylarını yüzde 11,5 ile yükselten bir diğer parti de Hür Demokratik Parti oldu. Aşırı sağcı Alternatif Partisi ise yaklaşık 2 puan kaybederek yüzde 10,3 ile beşinci sırada yer aldı. Onu 4,9 ile Sol Parti takip etti. Bu sonuçlara göre Almanya seçim tarihinde ilk kez birinci sıradaki parti yüzde 31’den daha düşük oy almış oldu.

Alman kamu yayıncı kuruluşlarına göre Federal Meclis’teki sandalye dağılım tahminleri ise değişiklik gösteriyor. ZDF’ye göre 740 sandalyenin 210’unu SPD, 195’ini CDU/CSU, 116’sını Yeşiller Partisi, 93’ünü FDP, 86’sını AfD ve 40’ını Sol Parti alacak. Alman Radyo ve Telezvizyon Kurumu ARD’ye göre ise SPD 730 sandalyenin 205’ine, CDU/CSU 194’üne, Yeşiller 116’sına, FDP 91’ine, AfD 84’üne ve Sol Parti de 39’une sahip olacak.

Seçim sona erdi ancak yeni şansölyenin kim olacağı henüz belli değil. Merkel, yeni bir koalisyon hükümeti kurulana kadar Almanya’da başbakanlık görevini sürdürmeye devam edecek.

Olası koalisyon senaryoları neler?

Federal Meclis’te 368 sandalyeye sahip olan koalisyon hükümeti kurabilecek. Dolayısıyla halihazırdaki oy oranlarıyla hiçbir siyasi parti tek başına hükümeti kuramadığından birçok olası koalisyon senaryosu mevcut. Bunlardan ilki SPD-FDP-Yeşiller Partisi koalisyonu. “Trafik Lambası” olarak adlandırılan koalisyon oluşursa Meclis’te yaklaşık 416 sandalyeye sahip olacak. “Büyük Koalisyon” olarak adlandırılan ve SPD-CDU/CSU partilerini içeren koalisyon ise 402 sandalye alacak. Ancak bu birlikteliğin çok uzun sürmeyeceği tahmin ediliyor. İçinde SPD’nin olmadığı bir hükümet yaratmak isteyen CDU/CSU’nun muhtemel diğer senaryosu ise “Jamaika Koalisyonu”. CDU/CSU-FDP-Yeşiller Partisi’ni kapsayan koalisyon kurulursa 406 sandalyeyle çoğunluğa sahip olacak. Meclis’te en fazla çoğunluğu yaratacak koalisyon senaryosu ise seçimde başı çeken SPD-CDU/CSU-Yeşiller Partisi üçlüsünün oluşturacağı “Kenya Koalisyonu”. Eğer bu birliktelik sağlanırsa 520 sandalyeyle hükümet kurulabilir.

2021 seçiminin galibi aslında Yeşiller Partisi mi?

 2017 yılındaki seçimden bu yana oy sayısını yüzde 5,8 artıran Yeşiller Partisi sandıktan üçüncü olarak çıktı. Partinin gösterdiği başarının arkasında Alman seçmenin kaygıları gizli. Covid-19 pandemisi ve göçmen krizinin yanı sıra iklim krizi de halkın sandıktaki tercihinde etkili oldu. Eylülde yapılan Infratest Dimap/ARD DeutschlandTrend anketine göre halk, iklim krizini Almanya’daki en büyük sorun olarak görüyor. Bu kaygıyı tırmandıran en büyük faktör ise temmuz ayında meydana gelen ve yaklaşık 200 kişinin canına mal olan sel felaketiydi.  

Kaynak: The Guardian, Euronews 

ASYA-PASİFİK’TE DENGELER DEĞİŞİYOR

ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya arasında 16 Eylül 2021 tarihinde yeni bir güvenlik anlaşması imzalandı. AUKUS (Australia, the UK and the USA) isimli anlaşma, Avustralya ve Birleşik Krallık’ın ABD’ye ait nükleer başlıklı denizaltı ve uzun menzilli füzelerine erişimini sağlayacak. Böylece Asya-Pasifik’teki herhangi bir çatışmada uzun mesafeden karşılık verilebilecek.

ABD’nin anlaşmaya ön ayak olmasının sebebi Çin’in bölgedeki nüfuzunu artırması, Avustralya’nın ise yetersiz kalması. Ancak bu anlaşma, Avustralya savaş gemilerini ABD donanma gemileriyle birlikte Çin’e karşı güçlendirmiş olacak.

Rusya ve Çin’in bölgedeki hareket kabiliyetini sınırlamak isteyen ABD, “hiçbir ülkeyi hedef almadığını, hatta olası krizlerin önüne geçmek istediğini” vurguladı.

Uluslararası kamuoyu ise, ABD’yi nükleer silahlanma yarışını teşvik etmekle suçladı. Anlaşmanın, ülkeleri yeni bir “soğuk savaş” dönemine sürükleyeceği öne sürülüyor. Bunun yanı sıra ABD’nin tek taraflı menfaatlerinin peşinde koşması nedeniyle Biden yönetiminin “Trumplaşma” eğiliminde olduğu belirtiliyor.

Uzmanlar Avustralya gibi nükleer statüde yer almayan bir ülkeye yüklü miktarda uranyum transferi yapılacak olmasının çevresel tehlikelerine de dikkat çekiyor.

Anlaşma Avustralya’da da tartışmaların odağında. Halkın görüşü alınmadan yapılması ve gelecek ekonomik sıkıntılara zemin hazırlayacak olması eleştiriliyor. Nitekim AUKUS’un Avustralya’yı uzun bir dönem ABD’ye bağımlı bir ülke konumuna getireceği öngörülüyor.

Kaynak: AA, BBC

 

Hazırlayan: Gizem GÜVEN – TUİÇ Akademi İçerik Editörü

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...